Yaklaşık son bir senedir, ülkemizde ve dünyada bilim-kurgu, fantastik bir filmden çıkmış gibi yaşıyoruz. Evlerimize kapandık. Sürekli maske takıyor, ellerimizi kolonyayla, sabunlu suyla temizleyip korunmaya çalışıyoruz. Uçağa, otobüse binmiyor, restoranlara, sinema ve tiyatrolara gitmiyor, ailelerimizi, sevdiklerimizi ziyaret etmiyoruz.
COVİD aşısı, bu durumu düzeltecekse koşa koşa olmamız lazım. Ama düzeltecek mi?
Bunun için verilere bakmamız lazım. Verilerini kısıtlı da olsa paylaşan şirketlerin bildirdiklerine yakından bakmaya çalışalım.
İlk başta acil olarak kullanım iznini Britanya’da alan ve bugünlerde kullanılmaya başlanan Pfizer firmasının aşısı %95 civarı başarı bildiriyor. Benzer bir başarıyı ABD’li Moderna şirketi de bildiriyor. Kısıtlı verilerden anladığımıza göre, başarı denilen, şikayeti olanlarda ve ciddi sorun yaşayanlarda, aşı olma ya da olmama durumudur. Her ikisi de şikayeti olanların %90’dan fazlasının, ciddi sorun yaşayanların ise hepsinin aşı olmayanlar olduğunu bildiriyorlar. Sonuçta bu kısıtlı bilimsel yayınlanmamış verilere göre, aşıyı oluyorsan şikayetinin olma olasılığı <%5, ciddi sorun yaşama hatta ölme oranı ise %0. Bu benzer çok yeni mRNA teknolojisi ile üretilen iki aşının ülkemize yakın zamanda geleceklerini beklemiyorum. Ama gelirse ben olurum, size de tavsiye ederim.
Üçüncü aşı Oxford Üniversitesi ile AstraZeneca’nın ürettiği biraz daha farklı, başka virüsü taşıyıcı olarak kullanan teknolojiyle üretilen aşıdır. Burada başarı, iki farklı doz yaklaşımına göre %60-90 arasında bildirilmektedir. Bu aşı bildiriminin iki farkı var. Birincisi, bildirim çoğunlukla Üniversite mensubu uzmanlardan gelirken, ikincisi başarı kriteri farklıdır. Bu aşı çalışmasında, sadece şikayeti olanlara değil, rahat da olsa her gönüllüde COVİD testine sık aralıklarla bakılıyor, ve başarı ona göre tayin ediliyor. Yani mikrop kapanların %70’den fazlası aşı olmayanlardır. Hatta, yanlışlıkla ortaya çıkan bir doz yaklaşımına göre aşı olursan mikrop kapma şansın aşı olmayanlara göre 10’da birden azdır. Yine şikayet veya ciddi sorun yaşama oranı pratik olarak sıfırdır. Biraz daha farklı bir teknolojiyle üretilen bu nisbeten ucuz olan aşı çok zor da olsa Türkiye’ye gelirse olalım mı? Kesinlikle evet. Benim kanaatim eldeki kısıtlı verilerle, aşılar içinde en çekici olanı bu aşıdır.
Dördüncü aşı Rus Sputnik V Aşısıdır. Hakkında bildiğimiz tek şey kullandığı teknolojiinin Oxford aşısı gibi viral vektör üzerinden olduğu ve başarının %90 üzerinde olduğudur. Ancak başarı kriterini net olarak bilmiyoruz. Bu aşı hakkında kısıtlı veriler yanında bir takım dedikodu gibi kötü sonuç haberleri de mevcut. Yakın zamanda Rusya devlet başkanı Vladimir Putin direktifiyle Rusya’da kullanımına başlanan Sputnik V denen bu aşıdan yıl sonuna kadar 2 milyon doz üretilmesi planlanıyor. Bu aşı fırsatı gelirse, eldeki çok kısıtlı verilerle olmak ya da olmamak konusunda iki defa düşünürüm. Olur muyum, tavsiye eder miyim? Bilmiyorum.
Ülkemize Aralık ayı sonuna kadar, geleceği ve öncelikle sağlık çalışanlarına yapılacağı söylenen Çin aşısı hakkında da bilgilerimiz çok kısıtlıdır. Çin’de araştırılan farklı aşılar mevcut. CanSino Biologics firması Çin’de kullanımına yaz aylarından beri izin verilen bir aşı üretiyor. Aynı şekilde Çin devlet firması Sinopharm’da farklı iki tane klasik metotla üretilen aşıyı araştırıyor. Ülkemize getirilecek olan Sinovac Biotech firmasının ürettiği aşı CoronaVac klasik aşı usulüyle zayıflatılmış virüs kullanılarak yapılıyor. Haziran ayında yayınlanan ilk verilere göre 743 gönüllüde hiçbir ciddi yan etki görülmemiş ve bir orta dereceli bağışıklık cevabı oluşmuş. Firma Kasım ayında bulgularını bir tıp dergisinde yayınladı. Burada kısmi antikor cevabı görüldüğü bildirildi. Ülkemizin de dahil olduğu ileri araştırma sonuçları henüz ortaya konmamış bu aşının Çin’de kısıtlı acil kullanım izni mevcut. Çin’in doğusunda sağlık sektörü gibi yüksek riskli işlerde çalışanlara, Ekim ayından beri uygulanmaktadır. 9 Kasım’da bu aşının ileri Faz 3 araştırmasının içinde yer alan Brezilya’da politik anlamda şüpheli bir kararla araştırmanın durdurulduğu ilan edildikten iki gün sonra araştırmaya devam kararı verildi. Şirket yöneticilerine göre 2021 ilk yarısında ABD’de dahil olmak üzere aşı dünyada yaygın bir şekilde dağıtıma girecek. Bu aşıyı olur muyum? Eldeki veriler kısıtlı olsa da, ön çalışmalarında ciddi yan etki görülmemesi önemlidir. Etkisi düşük olduğu tartışılan bu aşı, elimizdeki tek seçenek ise, evet bu aşıyı da olurum.
Sonuçta, dünyada yaygın kullanım aşamasına geçen bu farklı aşıların hiçbirisi gerekli geniş verileri topluma henüz sunmadı. Ayrıca güvenlik açısından aylar, belki seneler sürmesi gereken süreci tamamlamadılar. Pandemi süresinde aşı sonuçlarını maalesef, uzun zaman, yıllarca takip edip, güvenliklerinden emin olma lüksümüz yok. Bu yüzden öncelikle bize sunulan aşı, sonra da seçme şansımız varsa, en iyisi ile gitmemiz gerekecek.
Yukarıda da belirttiğim gibi, kısıtlı verilerle bana en iyi görünen AstraZeneca’nın ürettiği Oxford aşısıdır. Nispeten yeni teknoloji olmasına rağmen daha oturmuş, daha güvenilir bir merkezden geliyor. Paylaşılan verileri de, özellikle hastalık bulaşmasını da önleme açısından iyi duruyor. Diğer çok yeni, bugüne kadar denenmemiş teknolojilere dayanan Pfizer, Moderna aşıları ise medyada okuduklarımın aksine beni ürkütmüyor. Sosyal medyadaki komplo teorilerine kesinlikle itibar etmiyorum. Bu teknolojinin gelecekte ortaya çıkacak yeni salgın hastalıklara karşı elimizdeki ana teknoloji olacağını düşünüyorum. Sputnik V aşısı çok bilinmeyeni içerdiği için onu es geçiyorum. CoronaVac aşısı ise, elimizdeki tek seçenek olabileceği ve hakkındaki kısıtlı verilerle güvenli göründüğü için olabileceğimi söylüyorum. Bu aşı teknolojisinin zamanla ortadan kalkacağını düşündüğüm için 2021 den sonra bu aşının adını anmayacağımızı hissettiğimi de eklemeliyim.
Sonuçta elimize olunacak bir çok aşı imkanı verilirse, verilere bakın, inceleyin ve olun derim. Elde veri ya da seçenek yoksa eldeki hangisi ise onu olun. Ben öyle yapacağım. Ama olmamazlık etmeyin. Başka türlü bu pandemiyi alt edemeyeceğiz.