Hastaların yorumlarının kesiştiği bir nokta var. ‘’Olacak gibi değil! Minicik bir virüs koskoca dünyayı dize getirdi!’’. Çoğunluğun düşünceleri bu cümle çevresinde dönüyor. Minicik bir virüs, neredeyse bütün dünyayı eve soktu, okulları kapattı, işleri durdurdu, alışkanlıklarımızı kökten değiştirdi. Sokağa çıkıp salına salına yürümeyi, bir lokantaya gidip dostlarla yemek yemeyi, gönül rahatlığı ile alışverişe çıkmayı, cemaatle beraber ibadet etmeyi lüks haline getirdi. El sıkışmak, sarılmak, kahkaha atmak, ve hatta öksürerek boğaz temizlemeyi ise neredeyse ayıplı hale getirip unutturdu. Özellikle benim jenerasyonumun kabullenmekte zorluk yaşadığı, herşeyin cep telefonu, bilgisayar üzerinden online halledildiği görünmez bir düşmanın tehdidi altında bir film senaryosunun içinde gibiyiz.
Bu bilim kurgu filmi sürerken, tüm dünya, sivil toplum örgütleri, bilim adamları, politikacılar, sağlık çalışanları bu günleri en az hasarla en kısa sürede atlamamız için varıyla yoğuyla çalışıyor. Çok kısa sürede bu hastalıkla ilgili ciddi bilgi birikimi sağlandı. Dünya Sağlık Örgütü’nün ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu ilan etmesinin üzerinden daha bir ay bile geçmeden bu minicik virüsü tanımladık. Nasıl hastalık yaptığını anlamaya başladık, ilaç tedavilerinde mesafe almaya başladık. Hatta aşı çalışmalarının da ilerlediğini öğreniyoruz. Hastalıkla, salgınla yaşamayı öğrenirken, hayata dair önceliklerimiz değişmeye başladı. Eskiden hiçbir şeye vaktimiz yok iken, artık kendimize ve sevdiklerimize ayıracak vaktimiz çok arttı. Çok sevdiğim bir doktor arkadaşımla şöyle uzak bir yerde örneğin; deniz kenarında bir evde sabahtan akşama yapacak bir şeyimiz, bakacak telefonumuz, bilgisayarımız olmadan güneş altında bir sandalyede oturup ‘’ Offff çok sıkıldım! ‘’ demenin hayallerini kurardık. Artık sıkılmaya vaktimiz var. Manoush Zomorodi ‘’ Bored and Brilliant’’ kitabında anlattığı gibi, sıkılmak en parlak fikirlerimize yol açabilir. Sıkılmaya vaktimizin olması, verimliliğimizin artmasını sağlıyor. Kendimizde, hayat süratli akışında farketmediğimiz değerleri bulmaya başlıyoruz. Kimimiz yemek yapmanın keyfini, kimimiz kitap okumanın güzelliğini hatırlıyoruz. Müzik enstrümanı çalmaya, şiir yazmaya başlıyoruz. Aileyle lego kurmak, iskambil veya monopoly oynamak derken belki de yakında çocukluğumdaki gibi soba başında kestane kızartmaya, radyoda arkası yarın dinlemeye de başlayacağız, kimbilir!
Bugünlerde, sıkılmaya vaktimiz olunca, biz de bu siteyi kurmaya karar verdik. Kalp Sağlığınız.com, kalp sağlığı ile ilgili dinamik bir site olarak tasarladık. Sağlık profesyoneli olmayanlara hitap edecek dille ansiklopedik bilgilerin de bulunacağı, ama daha çok dünyadan ve ülkemizden haberlere, bilimsel verilere bizlerin yorumlarıyla yer verecek bir site bu. Kalp sağlığı ağırlıklı olmakla beraber sağlıklı yaşam önerileri ve gelecekte karşımıza çıkacak yeniliklere dair bilgileri de harmanlamaya çalışacağız. Bütün bunları mümkün olduğu kadar yayınlanmış kaynaklara dayandıracağız. Bunları okuyanların aklına gelecek bir soruyu hemen sorabileceği, gerekirse yorumunu yapabileceği ve cevabını tıbbi etik kuralları içinde alacağı şekilde interaktif olması için çaba sarfedeceğiz.
Günümüzde bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu, ama güvenilir kirlenmemiş bilgiye ulaşmanın zor olduğu ortamımızda bu bilgileri kendi yorumlarımızla paylaşacağız. Coronavirüs pandemisinin de yarattığı whatsapp doktorluğu, instagram bilim adamlığına, bir seçenek yaratması, kalp hastalığından muzdarip hastalara da güvenilir bir kaynak oluşturabilmesi amacıyla, ’KalpSağlığınız.com’’ kalp sağlığı gazetemiz hayırlı olsun.