Virüsler her canlı gibi hayatta kalabilmek için, öğrenirler ve kendilerini geliştirirler. İnsanlar yeni ilaçlar, aşılar geliştirdikçe virüsler de mutasyona uğrayıp, bazen daha tehlikeli şekillere bürünebilirler. COVİD -19 hastalığı virüsü, SARS CoV-2 de bir çok ülkede farklı mutasyonlar geçiriyor. Bunun bir çok sebebi olabilir. Yaygın kullanılan hastalık geçirmiş olanlardan alınan antikor içeren serum kullanımı bunlardan biridir. Tabii ki, koruyucu önlemler alınmaması, virüsün rahatlıkla yayılıp, farklı savunma, bağışıklık sistemleri görüp bunlara göre kendini adapte etmesi, yani farklı savunma mekanizmaları ile karşılaşıp, yayılırken kendini geliştirmesi burada çok önemlidir. Özellikle bağışıklık sistemi düşük insanlarda daha rahat yer edinip kendini geliştirebiliyor. Yani, hastalık gerekli önlemler alınmaması ile rahat yayılması, özellikle problemli insanlara bulaşması ve antikor dolu serumların etkisi kanıtlanmadan kullanılması bu sonucu doğurdu.
Bu virüsün bir çok mutantı var ancak, üç tanesi üzerinde özellikle duruluyor.Birincisi İngiliz diyebileceğimiz, B.1.1.7 mutantı, %50’den fazla hızla daha kolay yayılıyor. Daha ölümcül olup olmadığı net değil. Kullanıma giren aşılara karşı hafif bir rezistansı var, ancak aşıların etkinliği hala çok yüksek.Dünyada ülkemizde dahil 75 ülkede görüldü. İkincisi Güney Afrika virüsü denebilecek, B.1.351 mutantı, ne kadar hızla yayıldığı ve ölümcül olup olmadığı net değil. Ancak iki aşı çalışmasında İngiliz aşısına kıyasla daha dirençli gibi duruyor. Dünyada bugüne kadar 32 ülkede görülürken, ülkemizde görülüp görülmediği bilinmiyor.. Üçüncüsü ve sonuncusu ise Brezilya virüsü denen, P.1 mutantı. Daha az görüldüğü için, hakkında da bilgi az. Bu Güney Afrika virüsüne çok benzer mutasyonlar içeriyor. Belki bizi ilgilendiren tarafı, ülkemizde kullanılan CoronaVac aşısı Brezilya’da denenmiş olduğu için, kullanıldığı ve %50 etkin bulunduğu gönüllülerde olmuş olma olasılığı var. Sonuçta ilk mutant çok daha kolay, hızla yayılırken, aşılara nispeten hafif direnç gösterirken, diğer ikisi daha dirençli gibi duruyorlar, ve galiba daha yavaş yayılıyorlar. Bu arada bazı raporlara göre İngiliz virüsü diğer ikisinde olan bir mutasyonu kazanmaya başlamış. Yani bu iki mutant güçlerini birleştiriyor olabilir.
İngiliz virüsü, bir çok ülkede dominan hale gelirken, aşılama programını başarıyla uygulayan ve karantina önlemlerine sadık kalan ülkeler, hastalık oranını azaltabiliyorlar. Ancak bir çok ülke ekonomik baskılarla önlemleri azaltmayı düşünmeye başlarken, ülkemizde de Mart başında önlemlerin gevşetileceği, örneğin restoranların, okulların açılacağı bilgisini alıyoruz. Bence son 2-3 aydır alınan önlemlerin başarısında en önemli etken restoranların kapatılmasındadır. Ne kadar seyrek masalar konulursa konulsun, insanların maske takmadıkları kapalı mekanlarda hastalık yayılması çok kolay olmaktadır. Özellikle yeni kolay yayılabilecek İngiliz virüs tehdidi ile buna meydan vermemek için, restoranların açılmasını yaza kadar ertelemek ve o zaman da sadece açık kısımların açılmasının sağlanması daha doğru olacaktır.
Ülkemizde aşılama programı başlayalı yaklaşık 3 hafta oldu. Henüz ikinci dozların verilmesine başlanmadı. Ve şu ana kadar toplam 2.610.000 civarı kişi aşılandı.Sürü bağışıklığı kazanmak için Aşılanması gereken yaklaşık 50 milyon vatandaşımız olduğu düşünüldüğünde, bu sayı bunun 20’de birine geliyor. Kişilerin ikinci dozlarının da devreye girmesi gerekeceği için bu rakamı ikiyle çarpmak gerekebilir. Yani yaklaşık 40 tane 3 haftaya ihtiyacımız var gibi duruyor. Bu yuvarlak hesap iki seneye denk geliyor. Önlemleri azaltalım, özgürlüğümüze dönelim, restoranları açalım, maskeleri atalım, yeni daha kuvvetli virüs gelirken, aşılama hızı istenilenin altında gitsin. Bu pandemiyle böyle başa çıkmamız çok zor olacaktır. Birkaç aya yine eskiye döneriz.
Önlemleri gevşetmemeli, ciddi önlemlerle okulları açarken, kapalı restoran, kahve gibi yerleri şimdilik açmazken günlük aşılama hızımızı günde 100-150.000 seviyesinden bunun 4-5 misline günde 400-500.000 seviyelerine çıkarmamız lazım. Bu sayede 6-8 ay gibi bir sürede toplumun önemli kısmını aşılayabiliriz. Ancak bu sayede, bu daha kuvvetli virüsle başa çıkabiliriz.