COVID-19 için Sürü Bağışıklığı Çözüm Olabilir mi?

İspanya Avrupa’da İtalya’dan sonra pandemiden en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor. Temmuz başı itibarıyla yaklaşık 250.00 kesin vaka ve 28.000’den fazla ölüm bildirilmiş.

Ülke çapında yapılan ve çok yeni bildirilen bir  çalışmada, rastgele seçilen yaklaşık 35.000 evden yine yaklaşık 61.000 kişide yapılan antikor testleri anormalliği üzerinden, toplumda, farklı yaş gruplarında hastalık ve bağışıklık oranına bakılmış. Seçilenler COVID-19 ile alakalı olabilecek şikayet varlığı ile ilgili anket doldurmuşlar. Antikor testinden geçmişler.

Antikor varlığı, iki farklı testle %5 civarı bulunmuş. Başkent Madrid’te bu oran %10’a çıkarken sahil şehirlerinde düşük kalmış. Koku alamama ile beraber ateş, titreme, boğaz ağrısı, öksürük, nefes darlığı, ciddi yorgunluk, baş ağrısı, kusma, bulantı, ishal gibi şikayetlerden 3 tanesi olanlarda antikor oranı %15’e kadar çıkmış. Antikor bulunanların yaklaşık 1/3ünde hiçbir şikayet olmamış. Şikayet olan, ve antikor pozitif bulunanların sadece %19.5’unda önceden teşhis koydurucu PCR testi yapılmış.

Sonuçta pandemiden en kötü etkilenen Avrupa ülkelerinden İspanya’da bile, büyük çoğunlukta antikor oluşmamış. Büyük bir çoğunluğa, şikayetleri olmasına rağmen PCR testi yapılmamış veya yapılamamış. Ve antikor oluşanların 1/3ünde hiçbir şikayet görülmemiş.

YORUMUM;

Lancet dergisinde yapılan yorumda, İspanya gibi bir ülkede, ciddi salgından sonra bile, antikor oranları bu kadar düşük kalıyorsa, sürü bağışıklığının ciddi kayıplar göze alınmadan, başarılmasının çok zor olacağı vurgulanmış. Bu zor olduğu kadar ahlaki yönden sorunlu bir seçim olacaktır denmiş. Sürü bağışıklığı toplum tarafından, halk tabiriyle ‘’saldım çayıra, mevlam kayıra…’’ yaklaşımı olarak düşünülüyor. Hiçbir şey değiştirmeden devam etmek. Bir çok ülke, en son ABD ve Brezilya, sanki, bu yaklaşımı denerken yavaş yavaş çayıra salmanın doğru yaklaşım olmayacağı sonucuna geliyorlar. Bu araştırma sürü bağışıklığının zorluğunu gösteriyor. Büyük oranda şikayetsiz hasta veya hastalık bulaştırıcı insan varlığı da, toplumda kontrolün zorluğunu vurguluyor. Kişisel önlemlerin öneminin altını bir kere daha çiziyor. Ülkemiz için özellikle yaz mevsiminin ortasında olduğumuz şu günlerde, Madrid gibi büyük şehirlerle sahil şehirlerindeki oran farklılığı da, tahminen nüfus yoğunluğu, sosyal mesafe koruyabilme ve dış mekanlarda bulunabilme farklılıkları sebebiyle dikkat çekiyor.