Ekşi tat duyusu kuvvetli olanlarda SARS-CoV-2 virüs enfeksiyonuna karşı doğuştan gelen bağışıklık mevcut. Bunun da COVİD yakalananlarda risk tanımlayıcı bir faktör olabileceği bildirildi.
ABD’de 1935 erişkinin dahil edildiği araştırmada, kişilerin ekşi tat alıp alamadıkları ve ne kadar kuvvetli aldıkları tayin edilmiş. Ekşi tat iyi alanlarda, SARS-CoV-2 virüsünün bulunması olasılığı çok düşük bulunurken tat alamayanlarda veya zayıf alanlarda bu oran çok daha yüksek olmuş.
Ekşi tat alan reseptörlere T2R adı takılıyor. Bu reseptörlerin varlığının, sinonazal bölgenin, yani burun sinüs sisteminin virüslere karşı direncini arttırabileceği önceden de düşünülüyordu. Araştırmada tat alımı araştırması dilin üstüne konan stripler aracılığıyla yapılmış. Kişilere farklı tatlar içeren, 4 ayrı strip dil üstüne konmuş. Nemlenene kadar beklenmiş. Kişilerden aldıkları tadı ne kadar kuvvetli olduğunu 1-10 arası derecelendirerek tanımlamaları istenmiş. Farklı stripler dile yerleştirilirken arada su içerek dili temizlemeleri sağlanmış. Buna göre T2R reseptör tayini ve ilaveten bazı kişilerde de bunun genetik kan analizi ile teyidi yapılmış. Bütün katılımcılarda serum antikor ve PCR testleri ile COVİD tanısı aranmış. 55 kişide hastalık bulunmuş. Bunların %85 kadarı hiç tat alamayan kişiymiş. Süper tat alanlarda daha az olan hastalıktan şikayet ortalama süresi 5 gün iken hiç tat almayanlarda ise ortalama süre neredeyse iki hafta imiş. Sonuçta T2R38 tip reseptörü bulunan ve ekşi tadı fazlasıyla olanların COVİD’e yakalanma şansının ve yakalandıktan sonra hastalık semptomlarının süresinin daha düşük kaldığı görülmüş.
Dr. Genco Yücel Ne Diyor?
Bu çok ilginç çalışmaya göre iyi ekşi tat alanların COVİD’e yakalanma ve ağır geçirme oranının düşük kaldığı görülüyor. Bizim açımızdan önemi ise tat duyusu üzerinden risk analizi yapabilecek olmamızdır. Ağız tadı iyi veya farklı, belki de öyle demek lazım, olanların hastalık riskinin düşük olacağını söyleyebileceğiz.