Şikayetsiz Corona Hastalarının, Genç Hastaların Durumu Nasıl?

SARS-CoV-2 ile enfekte olup hiçbir şikayeti, rahatsızlığı gelişmeyen ( asemptomatik ) hastalarda gelişimin nasıl olduğu konusunda bilgimiz, maalesef, çok kısıtlıdır. Virüse yakalanan kişilerin büyük çoğunluğunun böyle olduğu bilindiği için, bu bilgiyi arttırmak daha da önem kazanıyor. Toplumda şikayetsiz olup…..

Haziran 24.2020

SARS-CoV-2 ile enfekte olup hiçbir şikayeti, rahatsızlığı gelişmeyen ( asemptomatik ) hastalarda gelişimin nasıl olduğu konusunda bilgimiz, maalesef, çok kısıtlıdır. Virüse yakalanan kişilerin büyük çoğunluğunun böyle olduğu bilindiği için, bu bilgiyi arttırmak daha da önem kazanıyor. Toplumda şikayetsiz olup, hasta olanları ölçmek ve takip etmek çok zor olduğu için salgının başlangıcında büyük, transatlantik türü gezi gemilerinde yakalanıp, orada toplu test edilen insanların takipleri bu konuda iyi bir deney havuzu oluşturuyor. Bazı gemilerdeki bilgiler yakın zamanda paylaşılmaya başlandı.

Diamond Princess gemisinde toplam 3711 yolcu ve mürettebattan 712’sinin (%19) enfekte olduğu bulunmuştu. Ve bu 712 kişinin 410’u ( %58) teşhis konulduğunda asemptomatik idi. Toplam yolcuların sadece %9’unun şikayetleri vardı.

Bunların 96’sı ve hastalık bulunmayan oda arkadaşı 32 kişi Japonya’da bir hastaneye transfer edildiler ve 1 hafta gözlendiler

Hasta olanların 11’inde ortalama 4 günde şikayetler ortaya çıktı. Bunlara asemptomatikten ziyade presemptomatik deyimi uygun görüldü. Yani şikayet öncesi durum. Şikayet ortaya çıkanların diğerlerine göre, daha yaşlı oldukları görüldü. Oda arkadaşı olan, önceden hastalık bulunmayan 32 kişinin ise, 8’inde hastalık testi 3 gün içinde pozitif bulundu. Toplamda 90 şikayeti olmayan, asemptomatik hasta testleri negatifleşene kadar öyle kaldılar. Bunların yaş ortalaması 59.5 (36-68 yaş arası) %27’sinde hipertansiyon, şeker hastalığı gibi sorunlar mevcuttu. Testlerin negatifleşmesi ise gençlerde 4.5 gün olurken, yaşlılarda ise 6.5 güne kadar uzadı. Sonuçta bu başlangıçta şikayetsiz olan hastaların büyük çoğunluğu öyle kaldılar. Yaşlılarda hastalığın geçmesi daha uzun sürdü.

Ünlü İngiliz kaşif Ernest Shackleton’ın 1915–1917’deki rotasında, Antarktika turuna çıkan bir başka gezi gemisinde ortaya çıkan salgın da, asemptomatik infeksiyonun boyutları ve yayılması konusunda çeşitli bilgiler sunabilmektedir. Thorax bilimsel dergisinde yayınlanan bu yazıBir arada bulunan izole bir grubun pandemi esnasında beraberce yakın takip edildiği belki de ilk çalışma olduğu için çok özel. Bu yüzden toplumda genel yapılan testler ve sonuçların takibinde ne oranda nelerle karşılaşıldığı konusunda bilgilerimize yenilerini katıyor.

Arjantin’den Mart ortası yola çıkan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün korona pandemisi ilanı sonrası, yola çıktıktan 13 gün sonra Uruguay’da bir limana demirleyen gemide bulunan tüm 217 kişinin tümüne COVID-19 testi sıklıkla uygulanmış. 128 hastada PCR testi pozitif bulunmuş. Bunların %19 (24 kişi) ’unun bazı şikayetleri varken, kalan %81 tamamıyla rahat kalmış. Şikayeti olan 24 hastanın 8’inin (%6.2) hastaneye kaldırılması gerekirken, bunların 4’ünün solunum cihazına bağlanması gerekmiş, ve sadece 1 (%0.8) tanesi kaybedilmiş. Kalan 104 hastada ( %81) ise hiçbir şikayet görülmemiş. Toplamda bakılırsa 217 kişinin, %11’inde şikayetler varken, %3.6’sı hastaneye kaldırılmış, %0.5’i kaybedilmiş.

Bu araştırmada enteresan olan iki bilgi var. Birincisi, yolculukta sürekli test edilip değerlendirilen yolcuların gemiye binmeden, o zaman riskli kabul edilen Çin, Macau, Hong Kong, Taiwan, Japonya, Güney Kore veya Iran’a gitmediği ve ateş ya da bulgularının olmadığının konfirme edilmiş olmasına rağmen gemide de salgının görülmesi, ve ikincisi de, salgınla beraber odalarında izolasyona alınan yolculardan aynı odada kalan 10 çiftin testlerinin aynı yönde çıkmaması idi.

Tüm yolcuların gezi öncesi asemptomatik ve riskli yolculuk öyküleri olmamalarına rağmen, neredeyse yarısında hastalık bulunması, özellikle ülkelerin açılmada yaşayabileceği zorlukları gösteriyor. Ayrıca elimizdeki hızlı yapılan testlerin güven vermediğini gösteren bu araştırma açılırken sorun yaşayabileceğimizin bir diğer kanıtıdır.

 

Genç insanlarda COVID-19 hakkında da bilgilerimiz çok kısıtlıdır. ABD uçak gemisi Theodore Roosevelt hakkındaki veriler   bu konuda bilgilerimize değerli bilgiler katıyor.

 

USS Theodore Roosevelt ocak ortasında Batı Pasifik’te göreve başlamış. Görev sırasında COVID-19 salgın belirtileri yüzünden, Mart ortası Guam adasına demirlemiş. Yaklaşık 1000 askerin enfekte olduğu bulunmuş. Toplam 1147 kişinin %27’si (382 ) kan vermeye ve bir ankete katılmaya gönüllü olmuşlar. Veriler bunların üzerinde toplanmış.

382 kişinin ortalama yaşı 30 (24-35 ), iken 28’inde (%7.3) astım, hipertansiyon, diabet, ve diğer problemler varmış. Verisi olan 267(%70) kişi PCR testi için boğaz örneği vermişler ve kanlarında antikor testi yapılmış. Enfeksiyon bulunan 238 (%62 ) kişiden (%62sinde ) 194’ü şikayet belirtmiş. . En sık şikayet koku ve tat kaybı olurken, bunları ateş, titreme ve kas ağrıları 

izlemiş. Koku ve tat kaybı belirtenlerde hastalık bulunma oranı 10 kat fazla bulunmuş. %20 hastada hiçbir şikayet görülmezken, ateş, kas ağrısı, titreme bulunanlarda hastalık bulunma oranı öksürük ve nefes darlığı belirtenlere göre daha yüksek imiş. Sadece iki (%0.8) kişi hastaneye kaldırılmış.

Ayrıca kan testi yapılanların %59’unda kanda nötralize edici antikor bulunmuş. Bu bazılarında 40 gün sonrasına kadar saptanmış.

Çalışmanın bir diğer saptaması da, alınan önlemlerin etkinliği ile ilgili. Ankete verilen cevaplara göre, önlem alanlarda enfeksiyon daha az görülmüş. Yüzünü kapatanlarda %55’ e karşın kapatmayanlarda %80, kalabalık yerlerden kaçınanlarda ise %53’e karşın %68 olarak bulunmuş.

Sonuçta, COVİD-19 genç, sağlıklı insanlarda hafif veya sıfır şikayetlerle geçebiliyor. Bu yüzden şikayete göre test etmek yetersiz kalabilir. Özellikle genç insanlarda ani ortaya çıkan tat ve koku kaybının COVID-19 enfeksiyonunun ilk işareti olarak kabul edilmelidir. Koruyucu önlemlerle, yan yana, çok yakın yaşayan insanlarda bile riskin azaltılabileceği görülüyor. Maske kullanmak, başkalarıyla araya mesafe koymak, kalabalık yerlerden kaçınmak hastalığın yayılmasını önlemek için, bir kere daha vurgulanmalıdır. Son olarak da hastalık geçiren genç insanlarda belirgin oranda antikor oluşumu gelişen bağışıklık işareti olarak görülebilir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) özellikle şikayeti olmayan hastalardan bulaşmanın sık olmadığı konusunda bir bildiri yayınladı. Yukarıda bahsi geçen çalışmaları da içine alan bilgilerden yola çıkarak bu yorumu yapan DSÖ bu alanda daha çok araştırmaya ihtiyacımız olduğunu da vurguluyor. Asemptomatik insanlardan bulaşmayı engellemek için mesafe korunamıyorsa, mutlaka maske takılması gerekliliğinin de altını çizdi

Bu çalışmaların sonuçlarını özetlersek: Hiçbir şikayeti olmayan hastalar, hastalık testi anormal çıkanların çoğunluğunu oluşturuyorlar. Bu yüzden, testlerin şikayete göre düzenlenmesi, şikayetsiz bulaştırıcıları yakalamayı zorlaştırıyor. Yaş ilerledikçe şikayet olasılığı da artıyor, testlerin normalleşme süresi de uzuyor. Ancak test anında şikayeti olmayanlar çoğunlukla önemli problem yaşamadan hastalığı geçiriyorlar. Yine gençler bu konuda daha şanslı. Mesafeyi korumanın zor olduğu ortamlarda bile basit, maske takmak gibi, önlemler ile hastalıktan korunma şansı artıyor.

 

 



SORU SORUN

Soru Sor

Soru Sor formunu doldurarak sorununuzu sorun, biz yanıtlayalım…

GÖNDER

Muayene

Muayene olmak istiyorsanız,
Muayene Formunu doldurarak bize ulaşabilirsiniz.

GÖNDER