Pfizer firması COVID-19’a karşı geliştirdiği aşı araştırmasının sonucunda %95 etkili olduğunu bildirdi. BNT162b2 denilen aşının ön sonuçlarının hafta başı bildirilen %90 etkinliğinden daha da iyi görünen sonuçları yine şirketin basın bildirisi ile duyuruldu.
Aşının Faz 3 araştırması 27 Temmuz’da başladı, ve bugüne kadar 43.661 gönüllü katıldı. Aşının ikinci dozu 13 Kasım itibarıyla 41.135 kişiye yapıldı. ABD’den ve dünyanın farklı yerlerinden kişilerin dahil edilirken %40-45 kişi 56-85 yaş aralığındaydı. Araştırmaya alınan yaklaşık 44.000 gönüllüye yarı yarıya etkin aşı ve plasebonun yapıldığı araştırmada, ikinci dozdan 7 gün sonra yapılan analizde önceden SARS-CoV-2 enfeksiyonu olmayan gönüllülerden 170 kişide yeni COVID tesbit edildi. Bunların sadece 8’ine gerçek aşı yapıldı. Araştırmaya alınan 65 yaş üzeri kişilerde de aşı yaklaşık aynı oranda (%94) etkin bulundu. 10 tane ciddi COVID-19 vakasından gerçek aşı olan sadece 1 kişiydi. Nadir görülen yan etkilerin içinde en sık olarak yorgunluk (%3.8 ) ve baş ağrısı (%2) görüldü. Yaşlılarda yan etkiler daha az ve hafifti.
Araştırmaya katılanların verileri 2 yıl daha toplanmaya devam edilecek. Ve veriler en kısa sürede bir bilimsel dergide yayınlanacak.
Şirket en kısa sürede ABD’de ve bir çok ülkede acil kullanım izni için başvurmaya hazırlanıyor. 2020 sonuna kadar 50 milyon, 2021’de ise global 1.3 milyar doz aşı üretmeyi planlıyor.
Şirket özellikle şüphe duyulan soğuk zincirde aşının dağıtılması konusunda engin tecrübe ve yeterli alt yapıya sahip olduğunu bildirdiler.
Pfizer ile ortak olarak aşıyı üreten BioNTech şirketinin Türk asıllı kurucusu ve başkanı Uğur Şahin sonuca ulaşan ilk global aşı araştırmasının ilk aşı dozundan sonra dahi COVID’e karşı ciddi bir korunmaya sebep olmasının aşının gücünü gösterdiğini söylüyor. Yeni aşı teknolojisi ile hızlı ve kuvvetli bir korunmayı , kabul edilebilir yan etkilerle başardıklarını ve bunu en kısa sürede düzenleyici kurumlarla paylaşacaklarını da ilave ediyor.
Dr. Genco Yücel ne diyor?
Pfizer firması araştırma bulgularını biraz daha detaylarıyla, ama, yine sadece basın bildirisi yoluyla bizlerle paylaştı. Sonuçlar fevkalade umut verici. Yakın zamana kadar bilimde alıştığımız, araştırmaların planlamasının, yapılmasının, sonuçlandırılıp eleştirilerden geçtikten sonra basılarak topluma ulaştırılmasının genellikle yıllar aldığı idi. Artık araştırma başlamasından, topluma ulaştırılmasına kadar 3-4 ayda sonuçlanabiliyor.
Pandemiyle beraber bir çok bilimsel süzgeç ortadan kalkarken, kar amaçlı şirketler toplumu, basını yönlendirecekler gibi duruyor. Gazeteler, KalpSağlığınız gibi siteler bu haberleri süratle topluma ulaştırıp kamuoyu oluşmasına da destek olacaklar. Örneğin, bu haber diğer bir şirketin, Moderna’nın ilk sonuçlarını açıkladıktan 2-3 gün sonra aynı tip bilgileri sunarak açıklanması, ve orada da bulunan kaygılara cevap niteliğinde bildirimlerde bulunulması bunun kamuoyu kazanma açısından rekabet önceliği olduğunu düşündürüyor.
Belki, pandeminin ortasında, dünya karanlık zamanlardan geçerken, tedavi, aşı araştırmalarında sürate ihtiyaç varken, bu kaygı bir kenara konmalı, ama ilerde bu da yeni bir bilimsel alışkanlık olarak kalacak mı, göreceğiz!
Sonuçlar gerçekten gayet iyi, ama hala bilimsel bir dergide yayınlanmamış olması en önemli eksiği. İlaveten herhalde bilimsel yayına kadar öğrenemeyeceğimiz; aşı yapıldıktan sonra kişilere herhangi bir yaşam tavsiyesi yapılıyor mu, ya da, COVID teşhisi nasıl konuyor, burundan alınan örnekle mi, veya kan testi ile mi belirtilmemiş. Bir de, şiddetli COVID vakasından kastedilen bulgular hastaneye yatış ya da, yoğun bakım gereksinmesi mi, yoksa daha farklı belirtiler mi yine net değil.
Bildiride bir ilave bilgi ile daha önce diğer aşı için dile getirdiğim kaygı, virüs ilerde mutasyona uğrayınca ne olacağı konusuna şirket yorum yapmış. Aşı genetik kodlarla yaratıldığı için, ufak genetik değişiklik ile bunu halletmek mümkün deniyor.
Gerçekten bu yeni teknoloji ve geliştirdiği aşıların sonuçları doğru olamayacak kadar iyi, yani’’too good to be true!’’ olarak görünüyor. Umalım üretim, dağıtım ve gerçek hayat uygulamaları da öyle olmaya devam eder.